Bu araştırma hızlı bir şekilde bitiremeyecek kadar çok uzun.
 - This survey is too long to finish quickly.
Hızlı bir kahvaltı yaptım.
 - I had a quick breakfast.
Bakım onu çabuk yaşlandırdı.
 - Care aged him quickly.
Ona mümkün olduğunca çabuk ihtiyacım var.
 - I need it as quickly as possible.
Bazen çok sayıda sorun ve stres, işi bırakmanıza yol açabilir. Çabucak onunla nasıl başa çıkacağınızı öğrenmeniz gerekir.
 - Sometimes, many problems and a lot of stress can lead you to quit your job. You must learn how to handle it quickly.
Çabucak aşağıya gelip gelemiyeceğini içhaberleşmede ona sorduk.
 - We asked him on the interphone if he could come downstairs quickly.
Tom kıvrak zekalı, değil mi?
 - Tom is quick-witted, isn't he?
O kıvrak zekalı bir adam.
 - He is a quick-witted man.