a convenient or fit time; opportunity; as, to do something at one's convenience

listen to the pronunciation of a convenient or fit time; opportunity; as, to do something at one's convenience
İngilizce - Türkçe

a convenient or fit time; opportunity; as, to do something at one's convenience teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

convenience
uygun zaman

Sen uygun zaman için ödüyorsun. - You pay for convenience.

convenience
{i} elverişlilik
convenience
{i} uygunluk
convenience
{i} müsait oluş
convenience
at your convenience size uygun gelen bir zamanda
convenience
çıkar
convenience
umumi tuvalet
convenience
rahat

Lüks ve rahatlık mutluluğa eşit değildir. - Luxury and convenience do not equate to happiness.

convenience
{i} yarar

Kamu yararına saygı duyulmalıdır. - The public convenience should be respected.

Kendi yararı için insanları kullanmayı bırakması için Keiko'ya baskı yaptım. - I urged Keiko to stop using people for her own convenience.

convenience
{i} hayatı kolaylaştıran şey
convenience
uygunluk/rahat
convenience
{i} çoğ. konfor
convenience
rahatIık
convenience
münasip oluş
convenience
{i} uygunluk, rahatlık, kolaylık, elverişlilik
convenience
{i} tuvalet [brit.]
convenience
(Mukavele) uygunluk, kullanılabilirlik
convenience
(isim) uygunluk, elverişlilik, müsait oluş; yarar, kazanç; hayatı kolaylaştıran şey, kolaylık; tuvalet [brit.]
İngilizce - İngilizce
conveniency
convenience
a convenient or fit time; opportunity; as, to do something at one's convenience

    Heceleme

    a con·ven·ient or fit time; opportunity; as, to do some·thing at one's con·ven·ience

    Telaffuz