a boat that carries passengers to and from a ship if the ship cannot dock

listen to the pronunciation of a boat that carries passengers to and from a ship if the ship cannot dock
İngilizce - Türkçe

a boat that carries passengers to and from a ship if the ship cannot dock teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

launch
{f} piyasaya sürmek
launch
{f} fırlatmak

Bir zeytin dalı uzatmak bir füze fırlatmaktan daha iyi. - Better to extend an olive branch than launch a missile.

Torpidoları fırlatmak için hazırlanın. - Prepare to launch torpedoes.

launch
(Bilgisayar) başlat

Japonya, 1937 Temmuz ayında yeni bir Çin işgali başlattı. - Japan launched a new invasion of China in July, 1937.

Büyük bir saldırı başlatmaya karar verdiler. - They decided to launch a major attack.

launch
lanse etmek
launch
(Bilgisayar) çalıştırmak
launch
(Askeri) gemiyi denize indirmek
launch
büyük motorlu sandal
launch
(gemiyi) suya indirme
launch
{i} fırlatma

Fırlatma başarılı oldu. Biz şimdi güneş sistemini terk ediyoruz. - The launch was successful. We're now leaving the solar system.

Roket, fırlatma rampası üzerinde patladı. - The rocket exploded on the launch pad.

launch
başlatmak(yeni iş)
launch
{f} fırlat

Sputnik 4 Ekim 1957'de fırlatıldı. - Sputnik was launched on October 4, 1957.

Yapay dünya uydularının fırlatılmasına yaygın olarak uzayın bir keşfi gözüyle bakılmaktadır. - The launching of artificial earth satellites is commonly looked upon as an exploration of space.

launch
{f} çıkmak
launch
işkampaviye
launch
başlatmak mızrak gibi atmak
launch
roketi fezaya fırlatma
launch
(to) çalıştırmak, başlatmak
launch
(to) başlatmak
launch
{f} denize indirmek
launch
(Askeri) İSKAMPAVYE: Gemiden karaya personel ve yük taşımak için kullanılan, motorlu veya kürekle çekilir, büyük sandal
launch
gemiyi kızaktan suya indirme
İngilizce - İngilizce
launch
a boat that carries passengers to and from a ship if the ship cannot dock

    Heceleme

    a boat that carries passengers to and from a ship if the ship can·not dock

    Türkçe nasıl söylenir

    ı bōt dhıt käriz päsıncırz tı ınd fırm ı şîp îf dhi şîp kınät däk

    Telaffuz

    /ə ˈbōt ᴛʜət ˈkarēz ˈpasənʤərz tə ənd fərm ə ˈsʜəp əf ᴛʜē ˈsʜəp kəˈnät ˈdäk/ /ə ˈboʊt ðət ˈkæriːz ˈpæsənʤɜrz tə ənd fɜrm ə ˈʃɪp ɪf ðiː ˈʃɪp kəˈnɑːt ˈdɑːk/