şapkalı

listen to the pronunciation of şapkalı
Türkçe - İngilizce
capped
bonneted
with a hat
circumflexed, marked with a circumflex
(someone) who is wearing a hat, hatted
hatted
şapka
hat

He showed us a beautiful hat. - O, bize güzel bir şapka gösterdi.

The brown hat is old. - Kahverengi şapka eski.

şapka
{i} cap

Tom lost his cap, and he felt that he had to buy a new one. - Tom şapkasını kaybetti, ve yeni bir tane almak zorunda olduğunu hissetti.

Tom took off his cap. - Tom şapkasını çıkardı.

şapka
{i} things
şapka
(Askeri) mast truck
şapka
colours
şapka
head

Tom put on his fishing vest and hat and headed for the door. - Tom balık tutma yelek ve şapkasını giydi ve kapıya yöneldi.

He pushed his hat back on his head. - O, kafasındaki şapkayı geriye doğru itti.

şapka
topee
şapka
toque
şapka
stetson
şapka
{i} coif
şapka
caret
zehirli şapkalı mantarlar
(Gıda) toadstools
şapka
(brimmed or visored) hat
şapka
truck (on a ship's mast)
şapka
headgear
şapka
chimney cap, chimney cowl; chimney pot
şapka
circumflex accent, circumflex
şapka
bonnet
şapka
titfer
şapka
deerstalker
şapka
busby
Türkçe - Türkçe
Şapka giymiş olan (kimse): "Onun yanında, kadife şapkalı, siyahlar giyinmiş bir kadın var."- H. C. Yalçın. Üzerinde düzeltme işareti bulunan (ünlü). Şapkası olan bitki
Şapka giymiş olan (kimse)
Şapkası olan bitki
Üzerinde düzeltme işareti bulunan (ünlü)
şapka
Düzeltme işareti (^)
şapka
Boru, baca, direk gibi şeylerin açık olan üst bölümünü havanın etkisinden korumak için takılan başlık
şapka
Keçe, hasır gibi maddelerden yapılan başlık
şapka
Bazı bitkilerde, özellikle mantarlarda sapın üstünde bulunan, üreme organlarını taşıyan şapka biçimindeki organ
şapka
Keçe, hasır, kumaş, ip gibi şeylerle yapılan başlık
şapka
Düzeltme işareti
şapka
Direklerin üst uçlarına geçirilmiş yuvarlak tabla
şapka
kukuleta
şapka
kapela
şapka
kukul
şapkalı