öl

listen to the pronunciation of öl
Almanca - Türkçe
yağı
e {ö: l} s yağ
[das] yağ, sıvı yağ; akaryakıt
Türkçe - Türkçe
ıslaklık, nem
Toprağın nemi
Toprağın nemi, yaşlık, höl
Almanca - İngilizce
oil

He bought a lot of flour and oil. - Er kaufte viel Mehl und Öl.

In the meantime, cut the bread into cubes and fry them in hot oil. - Schneiden Sie in der Zwischenzeit die Brotscheiben in Würfel und braten Sie sie im heißen Öl.

oils

She has taken to painting in oils. - Sie hat Gefallen gefunden an Ölmalerei.

Türkçe - İngilizce
{f} deceased

Fadil was found deceased in his apartment. - Fadıl evinde ölü bulundu.

A monument has been erected to the memory of the deceased. - Ölen kişinin anısına bir anıt dikildi.

pass away

We won't let you pass away. - Ölmene izin vermeyeceğiz.

The patient may pass away at any moment. - Hasta herhangi bir anda ölebilir.

{f} dying

Thousands of soldiers and civilians were dying. - Binlerce asker ve sivil ölüyorlardı.

There were cars burning, people dying, and nobody could help them. - Yanan arabalar, ölen insanlar vardı ve kimse onlara yardımcı olamadı.

{f} die

Ivy Bean, the oldest user of both Facebook and Twitter, died at 104. - Hem Facebook'un hem de Twitter'ın en yaşlı üyesi olan Ivy Bean, 104 yaşında öldü.

My father died of cancer. - Babam kanserden öldü.

decease

Fadil was found deceased in his apartment. - Fadıl evinde ölü bulundu.

A monument was erected in memory of the deceased. - Ölenin anısına bir anıt dikildi.

perish

All they that take the sword shall perish with the sword. - Kılıç çekenlerin hepsi kılıçla ölecek.

We must learn to live together as brothers, or we will perish together as fools. - Erkek kardeşler gibi birlikte yaşamayı öğrenmeliyiz, ya da aptallar gibi birlikte öleceğiz.

died

Ivy Bean, the oldest user of both Facebook and Twitter, died at 104. - Hem Facebook'un hem de Twitter'ın en yaşlı üyesi olan Ivy Bean, 104 yaşında öldü.

My father died of cancer. - Babam kanserden öldü.

İsveççe - Almanca
durchhauen