ödüllendir

listen to the pronunciation of ödüllendir
Türkçe - İngilizce
{f} awerded
{f} rewarding

It's a very rewarding feeling. - Bu çok ödüllendirici bir duygu.

Try rewarding yourself and not relying on others for reward. - Kendinizi ödüllendirmeyi deneyin ve ödül için başkalarına güvenmeyi denemeyin.

{f} recompense
{f} award

The school awarded Mary a prize. - Okul Mary'yi bir ödülle ödüllendirdi.

He was awarded a special prize. - O, özel bir ödülle ödüllendirildi.

{f} reward

Tom will be rewarded. - Tom ödüllendirilecek.

Your effort will be rewarded in the long run. - Çabanız uzun vadede ödüllendirilecektir.

ödül
prize

He got a prize for winning the competition. - O, yarışmayı kazandığı için bir ödül aldı.

I have made a prize mistake. - Bir ödül hatası yaptım.

ödül
reward

Tom's efforts were rewarded. - Tom'un çabaları ödüllendirildi.

You shall have a reward. - Siz bir ödül alacaksınız.

ödül
award

They awarded her a gold metal for her achievement. - Başarısı için onu altın madalyayla ödüllendirdiler.

Tom died three days before he was to receive the award. - Tom ödülünü almadan üç gün önce öldü.

ödül
premium
ödül
plume
ödül
purse
ödül
requital
ödül
guerdon
ödül
meed
ödül
remuneration
ödül
recompense
ödül
bonus
ödül
fee

It's a very rewarding feeling. - Bu çok ödüllendirici bir duygu.

ödül
warison
ödül
payoff
ödül
merit
ödül
trophy
ödül
commendation
ödül
gift

Life does not repeat its gifts. - Yaşam, ödüllerini tekrar etmez.

I didn't expect any gift. - Hiç ödül beklemiyordum.

ödül
distinction
ödül
consideration
ödül
stakes
ödül
a reward
ödül
prize; reward
ödül
(insurance) premium
ödül
reward, prize, award, trophy
ödül
(Finans)premium (of a bond)
ödül
{i} accolade
Türkçe - Türkçe

ödüllendir teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı

Ödül
armağan
Ödül
mükafat
ödül
Bir başarı karşılığında verilen armağan, mükâfat
ödül
Bir başarı karşılığında verilen armağan, mükâfat: "İki Nobel Edebiyat Ödülü Balkanlı yazarlara verildi."- H. Taner
ödül
Bir iyiliğe karşılık olarak verilen armağan, mükâfat