öğrenemez

listen to the pronunciation of öğrenemez
Türkçe - İngilizce
unteachable
Not teachable
{s} incapable of being taught, uneducable
öğren
learn

One of my dreams is to learn Icelandic. - Hayallerimden biri İzlandaca öğrenmek.

I am learning Japanese to play mahjong in Japan. - Japoncayı Japonya'da mahjong oynamak için öğreniyorum.

öğren
{f} learning

She is learning the piano. - O, piyanoyu öğreniyor.

I am learning a little English. - Ben biraz İngilizce öğreniyorum.

öğren
{f} learned

I learned a lot about Greek culture. - Yunan kültürü hakkında çok şey öğrendim.

At the age of six he had learned to use the typewriter and told the teacher that he did not need to learn to write by hand. - Altı yaşında o, daktiloyu kullanmayı öğrendi ve öğretmenine el ile yazmayı öğrenmesine gerek kalmadığını söyledi.

öğren
{f} learnt

What I have learnt is not just the Chinese language, but something about the country itself as well. - Sadece Çince dilini değil ama aynı zamanda ülkenin kendisi hakkında da bir şeyler öğrendim.

Soon learnt, soon forgotten. - Çabuk öğrenilirse, çabuk unutulur.

öğren
internalize