öğren

listen to the pronunciation of öğren
Türkçe - İngilizce
learn

Learning a foreign language is difficult. - Yabancı dil öğrenmek zordur.

It's hard to learn a foreign language. - Yabancı dil öğrenmek zordur.

{f} learning

I am learning a little English. - Ben biraz İngilizce öğreniyorum.

That didn't happen when I was learning Esperanto. - O Esparanto öğrenirken olmadı.

{f} learned

I learned to play guitar when I was ten years old. - On yaşındayken gitar çalmayı öğrendim.

At the age of six he had learned to use the typewriter and told the teacher that he did not need to learn to write by hand. - Altı yaşında o, daktiloyu kullanmayı öğrendi ve öğretmenine el ile yazmayı öğrenmesine gerek kalmadığını söyledi.

{f} learnt

I've learnt nothing from the teacher. - Öğretmenden hiçbir şey öğrenmedim.

Tom learnt from Mr Ogawa that many people have scorn for the nouveau riche. - Tom birçok insanın sonradan görme insanları küçümsediğini Bay Ogawa'dan öğrendi.

internalize