One of my dreams is to learn Icelandic.
- Hayallerimden biri İzlandaca öğrenmek.
I am learning Japanese to play mahjong in Japan.
- Japoncayı Japonya'da mahjong oynamak için öğreniyorum.
Learning a foreign language is difficult.
- Yabancı dil öğrenmek zordur.
That didn't happen when I was learning Esperanto.
- O Esparanto öğrenirken olmadı.
At the age of six he had learned to use the typewriter and told the teacher that he did not need to learn to write by hand.
- Altı yaşında o, daktiloyu kullanmayı öğrendi ve öğretmenine el ile yazmayı öğrenmesine gerek kalmadığını söyledi.
I learned to play guitar when I was ten years old.
- On yaşındayken gitar çalmayı öğrendim.
What I have learnt is not just the Chinese language, but something about the country itself as well.
- Sadece Çince dilini değil ama aynı zamanda ülkenin kendisi hakkında da bir şeyler öğrendim.
Soon learnt, soon forgotten.
- Çabuk öğrenilirse, çabuk unutulur.