I'd like a double room.
- Çift kişilik bir oda rica ediyorum.
You're double-parked.
- Çifte park etmişsiniz.
I want to buy a pair of ski boots.
- Ben, bir çift kayak botu satın almak istiyorum.
I've worn out two pairs of shoes this year.
- Bu yıl iki çift ayakkabı eskittim.
More and more couples go on honeymoon trips abroad.
- Gittikçe daha fazla çift balayı gezilerine yurt dışına gitmektedir.
They are a good couple.
- Onlar iyi bir çifttir.
I think we're even now.
- Sanırım biz şimdi çiftiz.
Cesar Chavez asked that strikers remain non-violent even though farm owners and their supporters sometimes used violence.
- Cesar Chavez çiftlik sahipleri ve onların destekçileri bazen şiddet kullansalar bile greve katılanların sessiz kalmalarını istedi.
Tom has a dual personality.
- Tom'un çift kişiliği var.
Tom has dual citizenship.
- Tom'un çifte vatandaşlığı var.
All Tom wanted was for Mary to play a couple of tunes on her ukulele.
- Tom'un bütün istediği Mary'nin ukelede bir çift melodi çalmasıydı.
Tom has a couple of tattoos, doesn't he?
- Tom'un bir çift dövmesi var, değil mi?
Father bought me a pair of gloves.
- Babam bana bir çift eldiven aldı.
I bought a pair of shoes.
- Bir çift ayakkabı aldım.
His parents were farmers.
- Onun ailesi çiftçiydi.
We invited ten couples to the party.
- On çifti partiye davet ettik.
I'd like a twin room, please.
- Çift yataklı bir oda istiyorum lütfen.
Duplicates of this sentence have been deleted.
- Bu cümlenin çiftleri silindi.
More and more married couples share household chores.
- Gittikçe artan sayıda evli çift ev işlerini paylaşıyor.
They're like a married couple.
- Onlar evli bir çift gibi.
Sami and Layla were an ambitious young couple.
- Sami ve Leyla hırslı bir genç çiftti.
The farmer rose at sunrise and worked till sunset.
- Çiftçi gün doğumunda kalktı ve gün batımına kadar çalıştı.
He works on the farm from morning till night.
- Sabahtan akşama kadar çiftlikte çalışıyor.