too; likewise; in addition

listen to the pronunciation of too; likewise; in addition
İngilizce - Türkçe

too; likewise; in addition teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

as well as
hem de

Çek miktarını hem rakamla hem de harflerle yazın. - Write the amount on the check in letters as well as figures.

O hem Fransızca hem de İngilizce konuşuyor. - He speaks French as well as English.

as well as
birlikte

O zeki olmakla birlikte güzeldi. - She was intelligent as well as beautiful.

Her şahıs tek başına veya başkalarıyla birlikte mal ve mülk sahibi olma hakkına sahiptir. - Everyone has the right to own property alone as well as in association with others.

as well as
(Fiili Deyim ) kadar , gibi , hem
as well as
hem ... hem de ...: He gave me money
as well as
kadar iyi: He writes well, but not as well as Eşref. İyi yazıyor, ama Eşref kadar iyi değil
as well as
yanısıra
as well as
yanı sıra

Televizyon izleyicileri eğlendirmesinin yanı sıra onları aydınlatır. - Television enlightens the viewers as well as entertains them.

Eğitim yaptığın okulda yazı yazmanın yanı sıra sağduyuyu öğretmediler mi? - Didn't they teach you common sense as well as typing at the school where you studied?

as well as
ilaveten
as well as
böyle olmakla birlikte
as well as
bu bir tarafa
as well as
kadar iyi

O, İngilizceyi benim kadar iyi konuşur. - She speaks English as well as I.

Ben sizin kadar iyi yüzebilirim. - I can swim as well as you.

as well as
hem

Bana hem nasihat hem de para verdi. - He gave me money as well as advice.

Spor hem zihni hem bedeni sağlıklı yapar. - Sports make us healthy in mind as well as in body.

as well as
olduğu kadar

Küreselleşmenin pozitif olduğu kadar negatif etkilerinin de olduğunu düşünüyorum. - I think that globalization has negative effects as well as positive.

Zengin olduğu kadar yakışıklı da. - He is handsome as well as rich.

as well as
olmakla beraber
as well as
ilaveten bu bir tarafa
as well as
olmakla birlikte

O zeki olmakla birlikte güzeldi. - She was intelligent as well as beautiful.

as well as
ek olarak
as well as
ile birlikte
as well as
olduğu gibi

Keşke hala eskiden olduğu gibi yüzebilsem. - I wish I could still swim as well as I used to.

İngilizce - İngilizce
as well as
too; likewise; in addition