Besides English, she also speaks German.
- İngilizcenin yanısıra Almanca da konuşur.
Television enlightens the viewers as well as entertains them.
- Televizyon izleyicileri eğlendirmesinin yanı sıra onları aydınlatır.
He likes sports as well as music.
- Müziğin yanı sıra o sporları da sever.
Jane can play the violin, not to mention the guitar.
- Jane gitarın yanı sıra keman çalabilir.
He can speak German, not to mention English and French.
- İngilizce ve Fransızcanın yanı sıra, Almanca konuşabilir.
Besides that, I don't know how to dance.
- Bunun yanı sıra, nasıl dans edilir bilmiyorum.
He speaks two languages besides English.
- İngilizcenin yanı sıra iki dil bilmekte.
In addition to being a doctor, he is a writer.
- Bir doktor olmanın yanı sıra, o bir yazardır.
In addition to English, he can speak French.
- İngilizcenin yanı sıra Fransızca konuşabilir.
Along with Tokyo, Osaka is a center of commerce.
- Tokyo'nun yanı sıra Osaka bir ticaret merkezidir.