görevler

listen to the pronunciation of görevler
Türkçe - İngilizce
charges
assignments
tasks

Did you do your tasks? - Sen görevlerini yaptın mı?

We don't have problems. We only have tasks. - Bizim sorunlarımız yok. Yalnızca görevlerimiz var.

görev
job

What are his official job duties? - Onun resmî iş görevleri nelerdir?

Tom assigned Mary to do the job. - Tom işi yapması için Mary'yi görevlendirdi.

görev
task

The trainee could hardly bear the burden of the task. - Stajyer, görevin yüküne dayanamadı.

You should give this task to some other person. - Bu görevi başka bir kişiye vermelisin.

görev
duty

Each person has a duty to do. - Her insanın yapacak bir görevi vardır.

One must do one's duty. - İnsan görevini yapmalı.

görev
assignment

I have another assignment for you. - Senin için başka bir görevim var.

Can I give you the assignment? - Sana görev verebilir miyim?

görev
work

I work as a museum attendant. - Bir müze görevlisi olarak çalışıyorum.

Tom worked as a gas station attendant. - Tom bir benzin istasyonu görevlisi olarak çalıştı.

görev
mission

He accomplished his mission. - O görevini yerine getirdi.

Tom and Mary accomplished their mission without any difficulty. - Tom ve Mary herhangi bir zorluk olmadan görevlerini tamamladı.

görev
{i} function

We can't function like this. - Böyle görev yapamayız.

görev
office

He resigned from his office. - O görevinden istifa etti.

John Adams took office in 1797. - John Adams, 1797 yılında göreve başladı.

görev
competence
görev
employ

He is employed in a bank. - O, bir bankada görevlidir.

While employed at the bank, he taught economics at college. - Bankada görevlendirildiğinde ,kolejde ekonomi öğretti.

görev
obligation
görev
post

No one doubts her fitness for the post. - Onun görev için uygunluğundan hiç kimsenin kuşkusu yok.

He was advanced to a managerial post. - O, idari bir göreve yükseltildi.

görev
capacity
görev
vocation
görev
berth
görev
official duty
görev
labour
görev
(Havacılık) subtask
görev
trust

The Board of Trustees voted to divest the organization's overseas holdings. - Mütevelli Yönetim kurulu yurt dışı holdingleri görevden almak için oy kullandı.

görev
engagement
görev
(Ticaret) ministry
görev
(Dilbilim) tasks

For certain tasks, my computer can be very useful. - Belli görevler için bilgisayarım çok yararlı olabilir.

We don't have problems. We only have tasks. - Bizim sorunlarımız yok. Yalnızca görevlerimiz var.

görev
part

I try to do my part to help the community. - Topluma yardımcı olmak için görevimi yapmaya çalışıyorum.

I plan on doing my part. - Görevimi yapmayı planlıyorum.

görev
service

Sami finished his two years of military service. - Sami iki yıllık askerlik görevini bitirdi.

I had my military service in Ankara. - Askerlik görevimi Ankara'da yaptım.

görev
commission

He has received a commission as a naval officer. - O bir deniz subayı olarak bir görev aldı.

A friend of mine commissioned a well-known artist to paint a portrait of his wife. - Arkadaşlarımdan biri iyi-tanınmış bir sanatçıyı onun karısının portresini yapması için görevlendirdi.

görev
onus
görev
position

A big title does not necessarily mean a high position. - Büyük bir unvan mutlaka yüksek bir görev anlamına gelmez.

My uncle retired from teaching last year, but he still managed to hang onto a position at the university. - Amcam geçen yıl öğretmenlikten emekli oldu, fakat üniversitede bir görevi hâlâ sürdürebiliyordu.

görev
place

You must put up with your new post for the present. I'll find you a better place one of these days. - Şu an için yeni görevinize katlanmalısın. Sana bugünlerden birinde daha iyi bir yer bulacağım.

görev
appointment
bekleyen görevler
(Bilgisayar) tasks waiting
görev
workings
görev
law jurisdiction
görev
duty, task, assignment, charge; appointment; mission, service, commission; function
görev
situation
görev
devoir
görev
stint
görev
(Hukuk) office, task
görev
official work, office
görev
incumbency
görev
job, employment, function
görev
business

My elder brother got a position in a big business. - Ağabeyim büyük bir ticari kuruluşta görev yapıyor.

görev
employment
görev
billet
görev
charge

Tom is still officially in charge. - Tom hâlâ resmî olarak görevde.

The boss put me in charge. - Patron beni görevlendirdi.

görev
piece of work
görev
physiol., gram., (Matematik) function
komisyon tarafından kendisine verilen görevler
(Hukuk) tasks assigned to it by the commission
kutsal görevler
sanctities
mali görevler
(Hukuk) financial tasks
vazife için temel görevler listesi
(Askeri) mission-essential task list
verilen görevler
(Hukuk) entrusted tasks
yinelenen görevler
(Bilgisayar) task recurrence
özel görevler
(Hukuk) special missions
Türkçe - Türkçe

görevler teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı

görev
Resmî iş, vazife
Görev
vazife
Görev
fonksiyon
görev
Bir nesne veya bir kimsenin yaptığı iş; iş görme yetisi, fonksiyon
görev
Bir organ veya hücrenin yaptığı iş
görev
Bir nesne veya bir kimsenin yaptığı iş. İş görme yetisi, fonksiyon
görev
Bir cümlede bir dil biriminin öbür birimlerle ilişkisi aracılığıyla yerine getirdiği iş
görev
Bir değerin başka değerlerle olan ilişkisi
görev
Resmî iş, vazife: "Cavit Bey, görevi ona verdiği gün, Abdi Bey çok sevinmişti."- A. İlhan
görevler