tanınmış

listen to the pronunciation of tanınmış
Turkish - English
reputable
notable
of note
prestigious
famed
noted

The noted diplomat readily participated in the committee. - Tanınmış diplomat komiteye kolayca katıldı.

well-known; famous
well known

He is well known in our country. - O, ülkemizde iyi tanınmıştır.

He was very well known. - O çok iyi tanınmıştı.

known for: O dürüst tanınmış bir adamdır. He's a man who's known for his honesty
illustrious
well-known, famous, recognized, noted, celebrated, reputable
distinguished
reputed

She is highly reputed not only as a scholar but also as a poet. - O sadece bir bilim adamı olarak değil aynı zamanda bir şair olarak da çok iyi tanınmış.

conversant
famous

That's a famous mountain. - O tanınmış bir dağdır.

Jim Carrey is very famous and a good comedian. - Jim Carrey iyi ve çok tanınmış bir komedyendir.

acknowledged
recognized

That is a recognized American author. - O tanınmış bir Amerikalı yazardır.

He is a recognized authority on the subject. - O, konu üzerine tanınmış bir otoritedir.

(Politika, Siyaset) prominent

The prominent poet attempted to commit suicide in his study. - Tanınmış şair çalışma odasında intihar etmeye kalkıştı.

The prominent psychologist resembles my uncle in appearance. - Tanınmış psikolog görünüşte amcama benziyor.

(Kanun) legitimized
(deyim) in the public eye
known

As a singer, she's well known. - O, bir şarkıcı olarak iyi tanınmıştır.

A very well known wine is produced in that region. - O bölgede, çok iyi tanınmış bir şarap üretilir.

tanı
{i} diagnosis
tanınmış kimse
notability
tanı
identification
tanı
direct
tanı
(Bilgisayar) identify

Some people identify success with having much money. - Bazı insanlar başarıyı çok para kazanma olarak tanımlarlar.

The police thought the victim was Tom, but they were unable to identify the body. - Polisler kurbanın Tom olduğunu düşündü fakat cesedi tanıyamadılar.

tanı
recognise

I can recognise my own kind. - Ben kendi türümü tanıyabilirim.

The computer recognises two hundred different types of errors. - Bilgisayar iki yüz farklı tipteki hatayı tanır.

tanı
{f} recognized

Everyone recognized him as a brilliant pianist. - Herkes onu görkemli bir piyanist olarak tanıdı.

She was burned so extensively that her children no longer recognized her. - O kadar yoğun yandı ki çocukları onu artık tanımadı.

tanı
diagnostic

The sphygmomanometer is an important diagnostic instrument. - Tansiyon ölçme aleti önemli bir tanı aracıdır.

alenen tanınmış kişi
public figure
kötü tanınmış
notorious

The notorious expression of the year 2011 is Kebab murders. - 2011 yılının kötü tanınmış deyimi Kebap cinayetleridir.

ptolemaios zamanındaki yedi tanınmış yunanlı şair
Pleiades
resmen tanınmış
accredited
resmen tanınmış banka
(Ticaret) recognised bank
resmen tanınmış olan kilise
established church
tanı
diagnosis teşhis