tanı

listen to the pronunciation of tanı
Turkish - English
{i} diagnosis
diagnosis teşhis
diagnostic

The sphygmomanometer is an important diagnostic instrument. - Tansiyon ölçme aleti önemli bir tanı aracıdır.

identification
direct
(Bilgisayar) identify

I don't want to identify myself with that group. - Bu grupla kendimi tanıtmak istemiyorum.

Some people identify success with having much money. - Bazı insanlar başarıyı çok para kazanma olarak tanımlarlar.

recognise

Remember me? No. Well, well. I'm surprised you don't recognise me! Are we supposed to? - Beni hatırlıyor musun? Hayır. Hayret. Beni tanımamana şaşırdım! Tanımamız gerekiyor mu?

I can recognise my own kind. - Ben kendi türümü tanıyabilirim.

{f} recognized

She is an excellent scholar, and is recognized everywhere as such. - O, mükemmel bir bilim adamıdır, bu itibarla her yerde tanınır.

Having seen him in the picture, I recognized him at once. - Resimde gördükten sonra, onu derhal tanıdım.

tanı koymak
Diagnose
tahmini tanı
(Tıp) presumptive identification
deniz tanı
(Astronomi) nautical twilight
erken tanı
(Tıp) early detection
erken tanı
early diagnosis
klinik tanı
(Tıp) clinical diagnosis
ön tanı
early diagnosis
ön tanı
Prediagnosis
Savunma Bakanlığı tanı kodu
(Askeri) Department of Defense identification code
elektro tanı
(Tıp) electrodiagnosis
karşılıklı tanı ma
(Hukuk) (n) mutual recognition
sabah alacakaranlık başlangıcı, sabah deniz tanı başlangıcı
(Askeri) begin morning civil twilight
sabah alacakaranlık başlangıcı, sabah deniz tanı başlangıcı
(Askeri) begin morning nautical twilight
televizyonla tanı
telediagnosis
Turkish - Turkish
Bir hastalığı tanıma işi, teşhis