tanı

listen to the pronunciation of tanı
Türkisch - Englisch
{i} diagnosis
diagnosis teşhis
diagnostic

The sphygmomanometer is an important diagnostic instrument. - Tansiyon ölçme aleti önemli bir tanı aracıdır.

identification
direct
(Bilgisayar) identify

Some people identify success with having much money. - Bazı insanlar başarıyı çok para kazanma olarak tanımlarlar.

You can easily identify Tom because he is very tall. - Tom'u kolaylıkla tanıyabilirsin çünkü o çok uzun.

recognise

I can recognise my own kind. - Ben kendi türümü tanıyabilirim.

Do you recognise the person in this picture? - Bu fotoğraftaki adamı tanıyor musun?

{f} recognized

I recognized her by the hat she was wearing. - Onu giydiği şapkadan tanıdım.

She was burned so extensively that her children no longer recognized her. - O kadar yoğun yandı ki çocukları onu artık tanımadı.

tanı koymak
Diagnose
tahmini tanı
(Tıp) presumptive identification
deniz tanı
(Astronomi) nautical twilight
erken tanı
(Tıp) early detection
erken tanı
early diagnosis
klinik tanı
(Tıp) clinical diagnosis
ön tanı
early diagnosis
ön tanı
Prediagnosis
Savunma Bakanlığı tanı kodu
(Askeri) Department of Defense identification code
elektro tanı
(Tıp) electrodiagnosis
karşılıklı tanı ma
(Hukuk) (n) mutual recognition
sabah alacakaranlık başlangıcı, sabah deniz tanı başlangıcı
(Askeri) begin morning civil twilight
sabah alacakaranlık başlangıcı, sabah deniz tanı başlangıcı
(Askeri) begin morning nautical twilight
televizyonla tanı
telediagnosis
Türkisch - Türkisch
Bir hastalığı tanıma işi, teşhis
tanı
Favoriten