Her zaman gidebilirsin.
- You can leave at any time.
Beni her zaman arayabilirsin.
- You can call me at any time.
Tom her an gelebilir.
- Tom may come at any time.
Her an yağmur yağabilir.
- It may rain at any time.
Yeni politikayı benimsemek, bu şirketin şimdiye kadar yaptığı en iyi şeydi.
- Adopting the new policy was the best thing this company ever did.
Küçük ev, şimdiye kadar tıpkı altındaki kadar iyi olmasına rağmen,eski püskü görünmeye başladı.
- The small house had come to look shabby, though it was just as good as ever underneath.
Her zaman bana uygun olacaktır.
- Any time will suit me.
Bir deprem her zaman olabilir.
- An earthquake can happen at any time.
Herhangi bir zamanda başlayabilirsiniz.
- You can start anytime.
Onun yakında herhangi bir zamanda olacağından emin değilim.
- I'm not sure that's going to happen anytime soon.
O gelmiş geçmiş en tehlikeli adam.
- He's the most dangerous man who ever lived.
Gelmiş geçmiş en büyük filozof kimdi?
- Who was the greatest philosopher that ever lived?
Tom'u herhangi bir zamanda tekrar göreceğimizi düşünüyor musun?
- Do you think we'll ever see Tom again?
Tom'un niçin Mary ile herhangi bir zamanda evlenmek istediğini merak ediyorum.
- I wonder why Tom ever wanted to marry Mary.
Tokyo Kulesi'ni hiç gördün mü?
- Have you ever seen Tokyo Tower?
Herkesin, hiçbir fark gözetilmeksizin, eşit iş karşılığında eşit ücrete hakkı vardır.
- Everyone, without any discrimination, has the right to equal pay for equal work.
Çok param vardı ama hepsini harcadım.
- I had a lot of money, but spent everything.
Hepinize teşekkür ederim. Çok teşekkür ederim.
- Thank you, everybody. Thank you so much.
Tom her ne zaman isterse gidebilir.
- Tom may leave anytime he wants to.
Her zaman tekrar gelebilirsin.
- You're welcome back anytime.
Size yardım etmekten her zaman mutlu olacağım.
- I will be glad to help you anytime.
He's back and better than ever.
... responsible but don't necessarily have any time or ...
... can have it any time, anywhere, on the move. ...