a piece of furniture

listen to the pronunciation of a piece of furniture
English - Turkish

Definition of a piece of furniture in English Turkish dictionary

stick
{f} batırmak
stick
{f} takılmak

Tom takılmak istiyor. - Tom wants to stick around.

Tom takılmak istemiyordu. - Tom didn't want to stick around.

stick
kaynamak
stick
bulaşmak
stick
hançerlemek
stick
sokmak

Diğer insanların işine burnunu sokmaktan vazgeç. - Stop sticking your nose into other people's business.

stick
{f} takılıp kalmak
stick
koymak
a piece of
bir parça

Bir parça kek tattım ve o lezzetliydi. - I tried a piece of cake and it was delicious.

Bana bir parça bilgi getirdi. - He brought me a piece of information.

stick
{f} (stuck)
stick
(Askeri) (AIR TRANSPORT) PARAŞÜTÇÜ GRUBU (HAVA ULAŞTIRMA): Bir atlama penceresi veya kapısından, uçağın bir atlama bölgesi üzerinden bir geçişinde atlayan paraşütçü grubu
stick
{i} direk
stick
{i} ardarda atılan bombalar
stick
(Askeri) LEVYE: Bir uçakta, normal uçuş sırasında kanatçık ve irtifa dümenlerini hareket ettiren ve uçağın yatış ve irtifa değişikliğine komuta eden manivela. Bu manivela, normal uçuşta, uçağın gidiş yönünü değiştiren istikamet dümenlerini çalıştırmaz
stick
{i} (şerit halindeki çiklet/tebeşir/mobilya için) parça: Give me a
stick
{f} takmak
stick
idare kolu
stick
{i} kol

Kollarınız o çubuktan daha önemlidir, bu nedenle kolunuzu kullanmak yerine çubuğu kullanın. - Your arms are more important than that stick, so instead of using your arm, use the stick.

stick
{f} bırakmamak
stick
{i} engel (yarış)
stick
{i} uçaktan ardarda atlayan askerler
English - English
stick

We were so poor we didn't have one stick of furniture.

piece of furniture
An item of furniture; any item, such as a table or cupboard, that constitutes furniture
a piece of furniture

    Hyphenation

    a piece of fur·ni·ture

    Turkish pronunciation

    ı pis ıv fırnîçır

    Pronunciation

    /ə ˈpēs əv ˈfərnəʧər/ /ə ˈpiːs əv ˈfɜrnɪʧɜr/
Favorites