batırmak

listen to the pronunciation of batırmak
Turkish - English
{f} stick
{f} sink
{f} submerge

I want to submerge myself in the ocean depths, and to disappear there so as to never be seen again. - Kendimi okyanusun derinliklerine batırmak istiyorum, ki orada gözden kaybolup bir daha asla görünmeyeyim.

break
jab
to stick (a pointed object) into; to insert (a sharp instrument, e.g. a hypodermic needle) into
to run (someone) down, denigrate
to get (someone, something) covered in
to prick (something) with: İğneyi parmağıma batırdım. I pricked my finger with the needle
swamp
to cause (someone, a company) to go into a financial decline; to bankrupt
to sink (a ship); to cause (someone, something) to sink into
to sink; to founder; to submerge; to dip, to dunk; to immerse; to stick, to thrust, to immerse, to dig sth into, to plung into;" "(gemiyi) to scupper, to scuttle; to disparage; to dirty; to ruin, to spoil; to bankrupt iflas ettirmek
plunge
bring to ruin
prickle
to dirty, make a mess of (one's clothes)
ruin
to lose (money, wealth) (owing to mismanagement, another's dishonesty)
to cause (something) to cease to be, destroy
bankrupt
to dip, dunk (one thing) into (another)
immerse
dip
drench
prick
smite
thrust
dunk
scupper
spoil
dirty
sink into
bust
stab
plunge into
dig into
drown
douse
scuttle
batırma
{i} sinking
delik açarak batırmak
scuttle
iğne batırmak
prick
batır
submerge

I want to submerge myself in the ocean depths, and to disappear there so as to never be seen again. - Kendimi okyanusun derinliklerine batırmak istiyorum, ki orada gözden kaybolup bir daha asla görünmeyeyim.

Due to global warming, cities could be completely submerged. - Küresel ısınmadan dolayı, şehirler tamamen batırılmış olabilir.

batırma
(İnşaat) indentation
batırma
sticking
batırma
embedding
batırma
submerge

I want to submerge myself in the ocean depths, and to disappear there so as to never be seen again. - Kendimi okyanusun derinliklerine batırmak istiyorum, ki orada gözden kaybolup bir daha asla görünmeyeyim.

batırma
thrusting
batırma
submergence
batırma
thrust
sivri bir şeyi -e batırmak
prick
suyun içine batırmak
souse
yerin dibine batırmak
mortify
batır
sink into
batır
{f} swamp
batır
{f} submerged

Due to global warming, cities could be completely submerged. - Küresel ısınmadan dolayı, şehirler tamamen batırılmış olabilir.

batır
{f} submerging
batırma
prick
batırma
{i} submerging
batırma
dipping
batırma
immersion
suyun içine batırmak
submerge
batır
scupper
batır
sinkinto
batırma
jab
batırma
submersion
batırma
sinking; submerging; sticking, thrusting
batırma
ruin
batırma
submerse
batırma
(Nükleer Bilimler) soak
delerek batırmak
scupper
deniz musluğunu açıp batırmak
scuttle
diken batırmak
prick
dükkânı batırmak
sink the shop
nitrik aside batırmak
nitrate
suya batırmak
to bathe
sıçıp batırmak
to screw up, to fuck sth up
yağa bala batırmak
to wine and dine (someone) lavishly
çamura batırmak
mire
çamura batırmak
to mire
çarparak batırmak
(gemi) run down
çatal batırmak
(toprak) prong
Turkish - Turkish
Sıvının veya yumuşak bir maddenin içine gömülmesine yol açmak, batmasını sağlamak: "Yumuşak lifi alarak kurnaya batırdı."- C. Uçuk
Mahvetmek: "Ne saklayayım gaflet ettiğimi / Elimle batırmışım gençliğimi."- C. S. Tarancı
Bir işte sermayeyi yitirmek
Bir kimseyi çekiştirip iyice kötülemek
Kirletmek
Sıvının veya yumuşak bir maddenin içine gömülmesine yol açmak, batmasını sağlamak
Mahvetmek
Bir kimseyi çekiştirip iyice kötülemek: "Böyle tükürük saçtığına bakılırsa ya politikadan konuşuyor ya birini batırıyordu."- H. Taner
(Osmanlı Dönemi) TASVİG
(Osmanlı Dönemi) İGMAR
(Osmanlı Dönemi) İGRAR
(Osmanlı Dönemi) TAGRİZ
batırma
Batırmak işi
batırma
Batırmak işi: "Sofradakiler çorba sahanına doğradıkları ekmeklerini, çorbanın içine batırmaya başladılar."- N. Cumalı
batırmak
Favorites