Dul bir kadın ve bir kız evlat bırakıyor.
- He leaves a widow and a daughter.
Kız evlat saçını fırçalar.
- The daughter brushes her hair.
Dul bir kadın ve bir kız evlat bırakıyor.
- He leaves a widow and a daughter.
Tom her zaman bir kız evlat istedi.
- Tom always wanted a daughter.
Mary onun kızına bağırmakla ilgili kendini suçlu hissetti.
- Mary felt guilty about yelling at her daughter.
Kızınız bir uyuşturucu bağımlısı.
- Your daughter is a drug addict.
Sami'nin kendi kızı ile ensest ilişkisi vardı.
- Sami has had an incestuous relationship with his daughter.
Kızını görmek için çok sabırsızdı.
- He was impatient to see his daughter.
Joneslar kızlarını sever.
- The Joneses love their daughter.
Kızını görmek için çok sabırsızdı.
- He was very impatient to see his daughter.
Kızı onunla her yere gitmeye hevesli.
- His daughter is eager to go with him anywhere.
Your girl turned up on our doorstep.
The Chinese and Indians say all too often: I want a son, not a daughter.
... as we sat at a dinner in Washington. A guy asked my daughter, he said, “Ruth, 150 years ...
... My daughter's too short so my husband's going to have to ...