See how Lenny can swallow an entire hot dog without chewing or choking? That's why upper management loves him so much.
- Lenny'nin nasıl çiğnemeden veya boğulmadan tam bir sosisli sandvici yutabildiğine bak? Bu nedenle üst idare onu bu kadar fazla sever.
Can a two-year-old boy run that fast?
- İki yaşındaki bir çocuk bu kadar hızlı koşabilir mi?
She'd never been this frightened before.
- O, daha önce hiç bu kadar korkmamıştı.
I've never woken up this early.
- Hiç bu kadar erken kalkmadım.
I believe that's it for now.
- Şimdilik bu kadar olduğuna inanıyorum.
That's it. I've done everything I can.
- Bu kadar. Yapabileceğim her şeyi yaptım.
I wish we didn't have so many problems.
- Keşke bu kadar çok sorunumuz olmasa.
Why do you always ask so many questions?
- Neden her zaman bu kadar çok soru soruyorsun?
You don't have to give yourself such airs.
- Bu kadar çalım satmak zorunda değilsin.
Stop being such dolts.
- Bu kadar aptal olmayı bırak.
Tom won't be here tomorrow. I guarantee you that much.
- Tom yarın burada olmayacak. Sana bu kadar çok garanti veriyorum.
How did you get that much money?
- Bu kadar çok parayı nasıl kazandın?
My place isn't usually this much of a mess.
- Benim yerim genellikle bu kadar karmaşa değil.
I never knew swimming could be this much fun.
- Yüzmenin bu kadar çok eğlenceli olabileceğini bilmiyordum.
I wish my leg didn't hurt so much.
- Keşke bacağım bu kadar çok acımasa.
Don't make so much noise.
- Bu kadar gürültü yapmayın.