Derhal bir diş hekimi ile görüşsen iyi olur.
- You'd better see a dentist at once.
Derhal işimize başlayalım.
- Let's begin our work at once.
Onu hemen tanıdım, çünkü onu daha önce görmüştüm.
- I recognized him at once, because I had seen him before.
Hemen yolculuğa hazırlan.
- Get ready for the trip at once.
Aniden bir silah sesi duyduk.
- All at once we heard a shot.
Aniden gökyüzü karardı ve yağmur başladı.
- All at once the sky became dark and it started to rain.
Aynı zamanda iki şeyi yapamazsın.
- You can't do two things at once.
Bu işlerin hepsini bir defada yapmaya çalışma.
- Don't try to do all these things at once.
Bütün çamaşırımı bir defada yıkayabilir miyim?
- May I wash all my laundry at once?
Onlar hepsi birden gülmeye başladılar.
- All at once they began to laugh.
Birdenbire, o konuştu.
- All at once, he spoke out.
Aniden gökyüzü karardı ve yağmur başladı.
- All at once the sky became dark and it started to rain.
Aniden bir silah sesi duyduk.
- All at once we heard a shot.
Aynı anda ışıklar kesildi.
- All at once the lights went out.
Aynı anda kaç tane iş yapabilirsin?
- How many jobs can you do at once?
Bu birdenbire olmadı.
- It didn't happen all at once.
Mary'nin açıklamaları beni büyüledi ve birdenbire beni üzdü.
- Mary's explanations enchanted me and desolated me all at once.
Bütün arkadaşlarımı hep birden davet edemem.
- I can't invite all my friends at once.
Herkes hep birden konuştu.
- Everyone talked at once.
Bu çeviri tamamen yanlış.
- This translation is outright wrong.
Bu çeviri tamamen yanlış.
- This translation is outright wrong.
Tell the doctor to come at once. She is having a baby.
He tried to eat four cookies at once.
... And I watch them every once in a while. ...
... - PLEASE? JUST ONCE. - FINE. ...