öğleden

listen to the pronunciation of öğleden
Türkçe - İngilizce
meridiem
(Coğrafya) See: ante-meridiem and post-meridiem
öğle
noon

We've eaten pizza and chicken at noon. - Biz, öğleyin pizza ve tavuk yedik.

We usually have lunch at noon. - Öğlen yemeğimizi genellikle öğlen yeriz.

öğleden önce
(Ticaret) ante-meridiem a.m
öğleden önce
am
öğleden önce
ante-meridiem (a.m.)
öğleden önce
a/m
öğleden evvel
forenoon
öğleden evvel
in the morning, a.m
öğleden sonra
post meridiem
öğleden sonra
in the afternoon
öğleden sonra
in the afternoon, p.m
öğleden sonra
pip emma
öğleden sonraki
postmeridian
öğleden sonraya ait
postmeridian
öğleden önce
a.m
öğleden önce
in the forenoon
öğleden sonra
p.m
dün öğleden sonra
yesterday afternoon
öğle
lunchtime

It's nearly lunchtime. Why don't we stop to have a bite to eat? - Neredeyse öğle vakti. Neden bir lokma yemek için durmuyoruz.

At lunchtime today, our usual restaurant was closed because of a funeral in the family. - Bugün öğle yemeği vakti, ailedeki bir cenaze nedeniyle alışıldık restoranımız kapalıydı.

öğle
midday

We have lunch at midday. - Biz gün ortasında öğle yemeği yiyoruz.

It is midday. The men are eating lunch. - Gün ortası. İnsanlar öğle yemeği yiyorlar.

öğleden sonra
afternoon

I spent the whole afternoon chatting with friends. - Bütün öğleden sonrayı arkadaşlarla sohbet ederek geçirdim.

I'm going to go out this afternoon. - Bu öğleden sonra dışarıya çıkacağım.

öğleden sonra
pm
öğleden sonra
postmeridian
öğleden sonra
p m
öğleden önce
ante meridiem
öğleden önce
a m
öğle
noons
öğle
noon, midday
öğle
noonday
öğleden önce
ack emma
Türkçe - Türkçe

öğleden teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı

Öğle
öğlen
Öğle
zeval
öğle
Gün ortası
öğle
bakınız: öğle namazı
öğle
Gün ortası: "Ertesi gün öğleye kadar nasıl vakit geçireceğini bilemedi."- P. Safa. Öğle ezanı. Öğle namazı: "Öğleyi de kılar, sonra ağıla çıkarım."- Ö. Seyfettin
öğle
(Osmanlı Dönemi) zuhr
öğleden