çıktı

listen to the pronunciation of çıktı
Türkçe - İngilizce
output

She investigated the company's output record carefully. - Şirketin çıktı kayıtlarını dikkatlice inceledi.

Last year's output of coal fell short of the standard. - Geçen yılın kömür çıktısı standardın gerisinde kaldı.

(Ekonomi)output
output , printout
comp. output data, output
throughput
waste, waste product (from a factory)
minus
(Ticaret) outcome
(Antika) hard copy
output signal
(Bilgisayar) output to
thruput
printed out
grew to
arose

A problem immediately arose. - Aniden bir sorun ortaya çıktı.

The earliest civilizations arose in Mesopotamia. - En eski uygarlıklar Mezopotamya'da ortaya çıktı.

turned out

It turned out there was nobody who would be the first to talk about it. What do we do now? - Onun hakkında konuşmak için birinci olmak isteyen kimse olmadığı ortaya çıktı.Şimdi ne yaparız?

The news turned out to be true. - Haberin doğru olduğu çıktı.

came out

But when I tried to turn the shower faucet, this black bubbly liquid came out. - Ama ben duş musluğunu açmak için çalıştığımda, bu siyah kabarcıklı sıvı dışarı çıktı.

The boy cried Wolf, wolf! and the villagers came out to help him. - Kurt, kurt diye çocuk bağırdı! ve köylüler ona yardım etmek için dışarı çıktılar.

readout
çıktı almak
Print out
çıktı alanı
output area
çıktı aygıtı
output device
çıktı bilgileri
output data
çıktı bloğu
output block
çıktı delgisi
output punch
çıktı ekipmanı
output equipment
çıktı kanalı
output channel
çıktı kaydı
output record
çıktı kesimi
output section
çıktı modülü
output module
çıktı oluğu
output channel
çıktı programı
output program
çıktı sistemi
output system
çıktı sözleşmesi
(Hukuk) output contraction
çıktı sınırlamalı
output limited
çıktı tamponu
output buffer
çıktı tasarımı
output design
çıktı yazmacı
output register
çıktı yordamı
output routine
çık
drop out of
girdi çıktı çözümlemesi
(Bilgisayar,Teknik) input output analysis
girdi-çıktı
(Askeri) i/o
girdi-çıktı
(Ticaret) input-output
girdi-çıktı çözümlemesi
(Bilgisayar) input-output analysis
girdi/çıktı tablosu
input/output table
potansiyel çıktı
(Ticaret) potential output
standart çıktı
(Bilgisayar) standard output
çık
(Bilgisayar) break

What would you do if war were to break out? - Savaş çıksa ne yaparsın?

I went for a walk after breakfast. - Kahvaltıdan sonra yürüyüşe çıktım.

çık
(Bilgisayar) escape

Her name often escapes me. - Onun adı sık sık hatırımdan çıkıyor.

Tom pointed to the fire escape. - Tom yangın çıkışını işaret etti.

çık
{f} exit

Everybody in the building headed for the exits at the same time. - Binadaki herkes aynı anda çıkışa yöneldi.

Where is the emergency exit? - Acil çıkış kapısı nerede?

çık
got out

When I got out of prison, Tom helped me get back on my feet. - Hapishaneden çıktığımda, Tom tekrar ayaklarımın üstünde durmama yardımcı oldu.

Tom got out of prison after 30 years. - Tom otuz yıldan sonra hapishaneden çıktı.

çık
{f} exited

Tom exited the tunnel at 80 miles an hour. - Tom saatte 80 mil hızla tünelden çıktı.

Sami exited the underground parking lot. - Sami yeraltı otoparkından çıktı.

çık
went forth
çık
go out

I can't go out because I have a lot of homework. - Dışarıya çıkamam çünkü çok ödevim var.

Daddy, may I go out and play? - Baba, dışarıya çıkıp oyun oynayabilir miyim?

çık
move up
çık
emerge

The robber emerged from the darkness. - Karanlıktan bir soyguncu ortaya çıktı.

It will be four years before the definite result of beef liberalization emerges. - Sığır serbestleştirilmesinin kesin sonucu ortaya çıkmadan önce dört yıl olacak.

çık
gone forth
çık
took off for
çık
go forth
çık
emanate
çık
take off for
çık
taken off for
çık
get out

By the time you get out of prison, she'll have been married. - Sen hapishaneden çıkıncaya kadar o evlenmiş olacak.

I couldn't get out of my garage because there was a car in the way. - Yolda bir araba olduğu için garajımdan çıkamadım.

rüzgar çıktı
wind output
arpa ektim, darı çıktı
(Konuşma Dili) I did not get what I expected./It was a disappointment
ayak parmağım çıktı
I dislocated my toe
ayaz Paşa kol geziyor/kola çıkmış/çıktı
(Konuşma Dili) It is freezing weather
cari çıktı
(Ticaret) current output
excel için çıktı
(Bilgisayar) output to excel
excel için çıktı
(Bilgisayar) outputto excel
fiili nispi çıktı
(Politika, Siyaset) effected rated output
fiziki çıktı
(Ticaret) physical output
fırtına çıktı
A storm came up
girdi ve çıktı denetimi
(Bilgisayar,Teknik) input and output control
girdi çıktı/si çıktısı
1. intimate relations. 2. the ins and outs
girdi-çıktı tablosu
(Ticaret) input-output table
girdi/çıktı
girdi/çıktı
girdi/çıktı
(Askeri) input/output
girdi/çıktı anahtarlaması
input/output switching
girdi/çıktı anayolu
input/output trunk
girdi/çıktı aygıtları
input/output devices
girdi/çıktı denetim sistemi
input/output control system
girdi/çıktı denetimi
input/output control
girdi/çıktı dizgesi
input/output system
girdi/çıktı işlemcisi
input/output processor
girdi/çıktı kanalı
input/output channel
girdi/çıktı kapısı
input/output port
girdi/çıktı kesilmesi
input/output interrupt
girdi/çıktı kitaplığı
input/output library
girdi/çıktı oluğu
input/output channel
girdi/çıktı sistemi
input/output system
girdi/çıktı sınırlamalı
input/output limited
girdi/çıktı tamponu
input/output buffer
girdi/çıktı trafik denetimi
input/output traffic control
girdi/çıktı yazmacı
input/output register
girdi/çıktı yordamları
input/output routines
girdi/çıktı çizelgesi
input/output table
girdi/çıktı ünitesi
(Askeri) input/output unit
hacı sandığımızın haçı koynunda çıktı
(Konuşma Dili) We were deceived at first by his appearance
kadı kızı Kadire, geldi çıktı sedire
(Konuşma Dili) She thinks she's too good to help with the work
kolum çıktı
I dislocated my arm
not defteri için çıktı
(Bilgisayar) output to notepad
ok yaydan çıktı
(Konuşma Dili) What's done is done; there's no turning back./The die is cast
ok yaydan çıktı
the die is cast
sıfır çıktı
zero output
taslak çıktı
(Bilgisayar) draft output
word için çıktı
(Bilgisayar) outputto word
zıp diye all of a sudden, suddenly: Adam zıp diye karşıma çıktı. The fellow
suddenly appeared in front of me
çık
quit

Tom couldn't quite make out what the sign said. - Tom işaretin ne anlama geldiğini tam olarak çıkaramadı.

She advised him to take a long holiday, so he immediately quit work and took a trip around the world. - O, ona uzun bir tatile çıkmasını tavsiye etti, bu yüzden o, derhal işi bıraktı ve dünya yolculuğuna çıktı.

çık
exeunt
çıktı