Birbirinizi içten seviyor musunuz?
- Do you love each other deeply?
O beni içten selamladı.
- She bowed deeply to me.
Konuşması dinleyicileri derinden etkiledi.
- His speech deeply affected the audience.
Tom Mary'ye derinden âşık.
- Tom is deeply in love with Mary.
Tom ölümcül şekilde yaralandı.
- Tom was mortally injured.
Tom ölümcül olarak yaralı bulundu.
- Tom was found mortally wounded.
Ben bu haberden derinden rahatsız oldum.
- I was profoundly disturbed by this news.
Tom derinden içini çekti.
- Tom sighed profoundly.
Sadece bizim aramıza, o çok derin derin düşünmez.
- Just between us, he doesn't think very deeply.
Tom, Mary'nin gözlerine derin derin baktı.
- Tom looked deeply into Mary's eyes.
Senin için çok üzülüyorum.
- I feel for you deeply.
Tom yaptıklarını yaptığına çok pişman oldu.
- Tom deeply regretted doing what he had done.
Tom son derece borçlu olduğunu kimsenin bilmesini istemiyordu.
- Tom didn't want anyone to know that he was deeply in debt.
O, bu kayba son derece üzüldü.
- He deeply regretted this loss.
This book profoundly impressed me.
- Dieses Buch hat mich zutiefst beeindruckt.