Amerika Birleşik Devletleri'nde okul minibüsleri sarıdır.
- In the United States, school buses are yellow.
Bahçedeki bütün çiçekler sarı.
- All the flowers in the garden are yellow.
Çok fazla sigara içmekten, dişleri sararmış.
- His teeth are yellow from smoking too much.
Piyanonun tuşları yaşı nedeniyle sararmış.
- The keys of the piano are yellow due to age.
Bizim yeşil, mavi ve sarı renkli çizmelerimiz var.
- We have the boots in green, blue and yellow.
O ağacın tohumları sarı renklidir.
- The seeds of that tree are yellow.
Güneş sarıdır. Bu sizin bakış açınıza bağlı. Ben sarılığın güneşli olduğu fikrindeyim.
- The sun is yellow. That depends on your perspective. I am of the opinion that yellowness is sunny.
Yumurta sarısı omleti yapıyorum. Biraz ister misin?
- I'm making an egg yellows omelet. Do you want some?
Mavi boyayı sarı boyayla karıştır.
- Blend the blue paint with the yellow paint.
Tom sarı renkli naylon bir iple bağlandı.
- Tom was tied with a yellow nylon rope.
Oğlumun lastik ördeği sarı renklidir.
- My son's rubber duck is yellow.
The denizens of the gossipy world of the pink press, purple prose and yellow tabloids are shivering over disputed photographs of Princess Caroline of Monaco.