yaldızlı

listen to the pronunciation of yaldızlı
Türkçe - İngilizce
gilded

The palace was a gilded cage for the princess. - Saray prenses için yaldızlı bir kafes oldu.

Gilded reins do not make for a better horse. - Yaldızlı dizginler daha iyi bir at yapmazlar.

gilt, gilded, silvered
gilt
(worthless person or thing) who/which has been made to look valuable or attractive; honeyed, gilded
gilt, gilded; silvered
yaldızlı dantela
passementerie
yaldızlı gümüş
vermeil
yaldızlı hap uzatmak
hold out a carrot to smb
yaldızlı harflerle süslemek
illuminate
yaldızlı pirinç
ormolu
yaldızlı pirinç
vermeil
yaldızlı pisibalığı
plaice
altın yaldızlı
gilt
altın yaldızlı
gilded
kenarı yaldızlı
gilt edged
Türkçe - Türkçe
Üzerine yaldız sürülmüş, yaldızla süslenmiş
dore
YALDIZLI
Aldatıcı, göz boyayıcı
YALDIZLI
Üzerine yaldız sürülmüş, yaldızla süslenmiş: "Tavanlar, duvarlar, kapılar, hep kartonpiyerli, yaldızlı."- S. M. Alus
yaldızlı hap
Kötülüğü örtülerek, gizlenerek verilen şey
yaldızlı