Modesty is befitting to a young girl.
- Alçak gönüllülük genç bir kıza yakışıyor.
Anger does not befit a philosopher.
- Öfkeli olmak bir filozofa yakışmaz.
Modesty is befitting to a young girl.
- Alçak gönüllülük genç bir kıza yakışıyor.
He lit another cigarette, but immediately put it out.
- Diğer sigarayı yaktı fakat onu derhal söndürdü.
If I had left a little earlier, I would have caught the last train.
- Ben biraz daha erken çıksaydım, son treni yakalardım.
Pollutants like this derive mainly from the combustion of fuel in car engines.
- Böyle kirleticiler çoğunlukla otomobil motorlarındaki yakıt tüketiminden kaynaklanmaktadır.
Tom's compost heap got so hot that it spontaneously combusted.
- Tom'un gübre yığını o kadar çok ısındı ki o kendiliğinden yaktı.
The local police and the FBI formulated a search plan to capture the fugitives.
- Yerel polis ve FBI kaçakları yakalamak için bir araştırma planı hazırladı.
Violent fires soon burn out themselves.
- Şiddetli yangınlar kısa sürede kendilerini tamamen yakarlar.
Switch on the light. I can't see anything.
- Işığı yak. Bir şey göremiyorum.
Tom ran out of matches so he couldn't light the fire.
- Tom tüm kibriti tüketti bu yüzden ateşi yakamadı.
Tom's body has been cremated.
- Tom'un cesedi yakıldı.
Tom's body will be cremated.
- Tom'un vücudu yakılacak.
The wood was kindled, the flames arose, and a mouldering heap of ashes was soon all that remained of Mrs Askew and her fellow martyrs.
- Koru yakıldı, alevler yükseldi, ve kısa sürede bayan Askew ve arkadaş şehitleriyle ilgili geriye kalan bütün şey dökülen bir küller yığınıydı.
Tom lighted his candles.
- Tom onun kandillerini yaktı.
Have you ever lighted a cigarette with a blowtorch?
- Sen hiç bir pürmüzle sigara yaktın mı?
Fadil wanted to incinerate Layla's body.
- Fadıl, Leyla'nın cesedini yakmak istedi.
The only way to lose weight is to create a caloric deficit by burning more calories than you eat.
- Zayıflamanın tek yolu yediğinden daha fazla kalori yakarak bir kalori açığı oluşturmaktır.
In retrospect, it may seem obvious that we shouldn't have been burning our trash so close to our house.
- Geçmişe bakıldığında, çöplerimizi evlerimize çok yakın yakmamamız gerektiği apaçık ortadadır.