Onlar Almanya'yı sert bir biçimde cezalandıracak bir antlaşma talep ettiler.
 - They demanded a treaty that would punish Germany severely.
Rakibini sert bir biçimde eleştirdi.
 - He criticized his rival severely.
Şiddetle cezalandırılmalıdır.
 - She must be severely punished.
İnsanlar, inşaatı sırasında Eyfel Kulesi'ni şiddetle eleştirdiler.
 - People severely criticized the Eiffel Tower during its construction.
Tom ciddi olarak dövülmüştü.
 - Tom had been severely beaten.
Tom ciddi olarak dövüldü.
 - Tom was severely beaten.
Tom ağır cezalandırılmalı.
 - Tom must be severely punished.
Tom ağır biçimde yaralandı.
 - Tom was severely injured.
Böyle bir şey hırsızlık olarak kabul edilir ve ciddi bir şekilde cezalandırılmak zorundadır.
 - Such a thing is considered theft and it has to be punished severely.
Fırtına ürünlere ciddi bir şekilde zarar verdi.
 - The storm severely damaged the crops.