Onlar her zamanki gibi geç kaldılar.
- They're late, as usual.
Her zamanki gibi, fizik öğretmeni, sınıfa geç kalmıştı.
- As usual, the physics teacher was late for class.
Teslimatlar her zaman olduğu gibi devam edecek.
- Deliveries will continue as usual.
Tom ve Mary her zaman olduğu gibi boşa zaman harcıyordu.
- Tom and Mary were wasting time, as usual.
Bugün her zamanki gibi kalbimdesin.
- You are in my heart today as always.
Keiko bize her zamanki gibi hoş bir gülümseme gösterdi.
- As always, Keiko showed us a pleasant smile.