Refah içinde yaşayan insanları küçümsedi.
- He despised those who lived on welfare.
Onun hizmetkarları onu küçümsedi.
- His very servants despised him.
O, ona bir kazak satın aldı, ama o renginden nefret etti.
- She bought him a sweater, but he hated the color.
Tom Mary'nin operadan ne kadar nefret ettiğini bildiğini düşündü.
- Tom thought Mary knew how much he hated opera.