touching or joining at the edge or boundary

İngilizce - Türkçe

touching or joining at the edge or boundary teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

İlgili Terimler

contiguous

{s} bitişik

Çiftliğinize bitişik bir arazi aldım. - I just acquired some land that's contiguous to your farm.

Hemen hemen tüm sanal bellek uygulamaları bir uygulama programının sanal adres alanını sayfalara böler; bir sayfa bitişik sanal bellek adreslerinden oluşan bir bloktur. - Almost all implementations of virtual memory divide the virtual address space of an application program into pages; a page is a block of contiguous virtual memory addresses.

contiguous

{s} sınırdaş

contiguous

bitişmek

contiguous

Ardışık

Variables defined one right after the other appear to be placed contiguously in memory.

contiguous

{s} yakın

contiguous

yakın/komşu

contiguous

{s} komşu

İngilizce - İngilizce

touching or joining at the edge or boundary teriminin İngilizce İngilizce sözlükte anlamı

contiguous

Heceleme

touch·ing or joining at the edge or boun·da·ry

Türkçe nasıl söylenir

tʌçîng ır coynîng ät dhi ec ır baundri

Telaffuz

/ˈtəʧəɴɢ ər ˈʤoinəɴɢ ˈat ᴛʜē ˈeʤ ər ˈboundrē/ /ˈtʌʧɪŋ ɜr ˈʤɔɪnɪŋ ˈæt ðiː ˈɛʤ ɜr ˈbaʊndriː/