Tom telefonda kızları aramaya alışkındır.
 - Tom is accustomed to calling up girls on the telephone.
Tom yalnız başına olmaya alışkındı.
 - Tom was accustomed to being on his own.
Kendimi gürültüye alıştırmam uzun zaman aldı.
 - It took a long time to accustom myself to the noise.
O hızla kendini yeni çevresine alıştırdı.
 - He quickly accustomed himself to his new surroundings.