Yoğun trafikten kaçınmak için tali yoldan gitti.
 - He took a detour to avoid the heavy traffic.
Sabahleyin bir koşuşturmadan kaçınmak için bugün biraz geç saatlere kadar çalışacağım.
 - Today I'm working a little late so as to avoid a rush in the morning.
Lütfen kazaları önlemek için elinizden geleni yapın.
 - Please try your best to avoid accidents.
Jeff ve Mia boşanmayı önlemek için son bir çaba sarfediyorlar.
 - Jeff and Mia are making a last ditch effort to avoid a divorce.
Bir kokarcayı vurmayı sakınmaktan caydım.
 - I swerved to avoid hitting a skunk.
Sami, tutuklamaktan kurtulmak için Mısır'a kaçtı.
 - Sami fled to Egypt to avoid arrest.
Soğuk algınlığından korunmak için bol miktarda C vitamini al.
 - Take lots of vitamin C to avoid catching cold.