Select Keyboard: Türkçe ▾ X
| ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
| ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
İngilizce - Türkçe
to set up as an assertion or consequence from premises, or the like teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı
- erect
- {f} dikmek
- erect
- {f} kurmak
- erect
- dikilmiş
Anıt seçkin filozof onuruna dikilmiştir.
-The monument was erected in honor of the eminent philosopher.
- erect
- oluşturmak
- erect
- (Tıp) erekt
Tom erektil disfonksiyondan muzdarip.
-Tom suffers from erectile dysfunction.
- erect
- (penis/göğüs uçları) dik
- erect
- inşa etmek
Kum torbaları sele karşı korumak için geçici bir duvar inşa etmek için kullanılabilir.
-Sandbags can be used to erect a temporary wall to protect against floods.
- erect
- kaldır,v.dikleş: adj.dik
- erect
- {s} dimdik
- erect
- dikmek ikame etmek
- erect
- erectness dik duruş
- erect
- bir
Askerler bir barış anıtı diktiler.
-The soldiers have erected a peace monument.
Büyük filozofun şerefine muazzam bir anıt dikildi.
-An immense monument was erected in honor of the eminent philosopher.
- erect
- (Tıp) Yükseltmek, kaldırmak, dikleştirmek, dik hale getirmek
- erect
- yapak
- erect
- {s} ereksiyon halinde
- erect
- (Mukavele) inşa etmek; dikmek; dik
- erect
- {f} kurmak; yapmak; inşa etmek
- erect
- (Tekstil) yapmak, kurmak
- erect
- eğilmeyerek
İlgili Terimler
İngilizce - İngilizce
to set up as an assertion or consequence from premises, or the like teriminin İngilizce İngilizce sözlükte anlamı
- erect
to set up as an assertion or consequence from premises, or the like
Heceleme
to SET up as an as·ser·tion or con·se·quence from premises, or the likeTelaffuz
Resimler
Geçmiş
Favoriler