Kanepeye oturdu ve bacak bacak üstüne attı.
- He sat on the bench and crossed his legs.
Bacaklarım acıyor çünkü bugün çok yürüdüm.
- My legs hurt because I walked a lot today.
Tom'a yetişmek için koşmak zorunda kaldım.
- I had to run to catch up with Tom.
Ben istasyona kadar koşmak zorunda kaldım.
- I had to run to the station.
O, tüm ayak işlerini yaptı.
- He did all the legwork.
Ayakları kırık sandalyeleri at.
- Throw away the chairs whose legs are broken.
He was a descendant of Julius Caesar.
- O, Julius Caesar'ın torunu.
We want to leave our descendants a clean and green earth.
- Torunlarımıza temiz ve yeşil bir dünya bırakmak istiyoruz.
The old man was accompanied by his grandchild.
- Yaşlı adama torunu tarafından eşlik edildi.
My parents really love their grandchildren.
- Ebeveynlerim torunlarını gerçekten seviyor.
The old man is always accompanied by his grandson.
- Yaşlı adama her zaman torunu eşlik eder.
Kublai Khan is the grandson of Genghis Khan.
- Kubilay Han Cengiz Han'ın torunudur.
She searched for her granddaughter who had been taken away.
- O kaçırılan torununu aradı.
I have a granddaughter about your age.
- Yaklaşık senin yaşında bir kız torunum var.
Tom can't refuse his grandchildren anything.
- Tom torunlarından herhangi bir şey reddedemez.
My parents really love their grandchildren.
- Ebeveynlerim torunlarını gerçekten seviyor.
... run into each other. ...
... run into all sorts of issues. ...