Yerliler topraklarını istilacılara karşı savunmak zorundalar.
 - The natives have to defend their land against invaders.
Paris, özgürlüklerini savunmak için elinden geleni yaptı.
 - Paris did her best to defend her liberties.
Savunucular saldırganlar tarafından yapılan saldırıyı kontrol etti.
 - The defenders checked the onslaught by the attackers.
Ben söylediğini doğru bulmuyorum fakat onu söyleme hakkını ölünceye kadar savunacağım.
 - I disapprove of what you say, but I will defend to the death your right to say it.
Ükemizi yabancı saldırısından korumak zorundayız.
 - We have to defend our country from the foreign aggression.
Bütün polis memurları kendilerini ayaklanmacılara karşı korumak için kalkanlarla donatıldı.
 - All the police officers were equipped with shields to defend themselves against the rioters.