Onlar düdük sesini duyduklarında son hızla başladılar.
- On hearing the whistle, they started at full speed.
Mary küçükken oyuncak düdük çalardı.
- Mary played the tin whistle when she was young.
Gemi keskin bir düdükle limandan ayrıldı.
- With a piercing whistle, the ship sailed from the port.
O yürürken ıslık çaldı.
- He whistled as he walked.
O, bir melodiyi ıslıkla çalmaya başladı.
- He began to whistle a tune.