to be in boiling water, as in cooking; as, the potatoes are boiling

listen to the pronunciation of to be in boiling water, as in cooking; as, the potatoes are boiling
İngilizce - Türkçe

to be in boiling water, as in cooking; as, the potatoes are boiling teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

boil
{f} haşlamak
boil
{f} kaynamak
boil
çıban

Bir yüz çıbanım var.Bir burun deliğinin arkasında acılı bir yumru var. - I have a facial boil. There's a painful lump at the back of one nostril.

boil
{i} kaynama

Su kaynamaya başlıyor. - The water is beginning to boil.

Kestaneler en azından on beş dakika kaynamalı. - Chestnuts have to be boiled for at least fifteen minutes.

boil
pişmek
boil
kaynatma

Su kaynatman gerekebilir. - You may need to boil water.

Bir yumurtayı kaynatmak yaklaşık on dakika sürer. - It takes about ten minutes to boil an egg.

boil
(Tıp) kan çıbanı
boil
kısaltmak
boil
kaynatmak

Bir yumurtayı kaynatmak yaklaşık on dakika sürer. - It takes about ten minutes to boil an egg.

Italya'nın Reggio Emilia kasabasında istakozları kaynatmak yasa dışıdır. - Boiling lobsters is illegal in the town of Reggio Emilia, Italy.

boil
kaynama çekidi
boil
(Tekstil) 1. kaynatmak, pişirmek 2. kaynamak, pişmek
boil
{f} haşlanmak
boil
(Diş Hekimliği) genellikle bir kıl folikülü civarında olan lokalize deri absesi
boil
{f} köpürmek
boil
{i} son radde
boil
{f} fokurdamak
boil
boil away kaynayarak buharlaşıp yok olmak
İngilizce - İngilizce
boil
to be in boiling water, as in cooking; as, the potatoes are boiling