Görüş yoğun siste ciddi olarak sınırlı idi.
 - Visibility was severely restricted in the heavy fog.
Kısıtlı bir alandasın.
 - You're in a restricted area.
Konuşma özgürlüğü bazı ülkelerde kısıtlıdır.
 - Freedom of speech is restricted in some countries.
Tom ve Mary kütüphanenin kısıtlanmış bölümüne girdiler.
 - Tom and Mary broke into the restricted section of the library.
Polis yola girişi kısıtladı.
 - The police restricted access to the road.
Tom ve Mary kütüphanenin kısıtlanmış bölümüne girdiler.
 - Tom and Mary broke into the restricted section of the library.
Bu yasak bir alandır.
 - This is a restricted area.