Zavallı küçük kız ağlamaktan başka bir şey yapmadı.
- The poor little girl did nothing but weep.
Annesinin ölümünü duyduğunda ağlamaktan başka bir şey yapmadı.
- He did nothing but weep when he heard of his mother's death.
Annem, ağlamaktan başka hiçbir şey yapmadı.
- My mother did nothing but weep.
O beni görür görmez ağlamaya başladı.
- As soon as she saw me, she began to weep.
O beni görür görmez ağlamaya başladı.
- As soon as she saw me, she began to weep.
Söylenmeye ve ardından ağlamaya başladı.
- She began to grumble and then to weep.