the fluid essence or pure spirit obtained by distillation teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı
- alcohol
- {i} alkol
Ben bir alkoliğim. Ben bir uyuşturucu bağımlısıyım. Ben eşcinselim. Ben bir dahiyim.
-I'm an alcoholic. I'm a drug addict. I'm homosexual. I'm a genius.
Yetişkin Japon erkeklerinin yüzde altmışı düzenli olarak alkollü içecekler içerler.
-Sixty percent of Japanese adult males drink alcoholic beverages on a regular basis.
- alcohol
- (Tekstil) alkol ( ispirto )
- alcohol
- alkollü içki
Alkollü içkileri her gün içmek istemiyordu. Fakat bira onun sevdiği içkisidir, bu yüzden o her gün alkolsüz bira içiyor.
-She didn't want to drink alcoholic drinks every day. However, beer is her favorite drink, so she drinks non-alcoholic beer every day.
Tom alkollü içkileri hiç içmez.
-Tom doesn't drink alcoholic drinks at all.
- alcohol
- (Tıp) chem. a) Alkol, ispirto, etil alkol, etanol "methylacrbinol". Genellikle fermante içki ve sıvıların damıtılması ile elde edilen, CH2, CH3, OH yapısında, primer alkol özelliğinde, renksiz, uçucu ve tutuşabilir bir "alkyloxide". b) Damıtma (distillation) ürünü olan esans, cevher. c) Alkoller: Hidroksil grubu taşıyan organik "alkyl"ler (R, OH)
- alcohol
- {i} ispirto
- alcohol
- {i} içki
Alkollü içkileri her gün içmek istemiyordu. Fakat bira onun sevdiği içkisidir, bu yüzden o her gün alkolsüz bira içiyor.
-She didn't want to drink alcoholic drinks every day. However, beer is her favorite drink, so she drinks non-alcoholic beer every day.
Herhangi bir alkollü içki içme.
-Don't drink any alcohol.
İlgili Terimler
the fluid essence or pure spirit obtained by distillation teriminin İngilizce İngilizce sözlükte anlamı
- alcohol