Onların görüşleri arasında ince bir fark vardı.
 - There was a subtle difference between their views.
Tondaki ince farklar orijinali fotokopiden ayırt eder.
 - Subtle differences in tone discriminate the original from the copy.
Biraz daha incelikli bir şeye ihtiyacımız var.
 - We need something a bit more subtle.
Onun egzotik parfümünün hoş bir kokusu var.
 - Her exotic perfume has a subtle scent.