temp teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı
- geçici sekreter
- geçici
Bu düzenleme sadece geçici.
-This arrangement is only temporary.
Onlar geçici işçi istihdam etmektedirler.
-They employ temporary workers.
- geçici olarak çalışmak (verb)temporary (geçici) kelimesinin kısaltılmış hali
- geçici personel
- in the time of
- tempi
- temporary
- {s} geçici
Onlar geçici işçi istihdam etmektedirler.
-They employ temporary workers.
Onun çözümü sadece geçici olan bir çözümdü.
-His solution was only a temporary one.
- temp clerk
- geçici memur
- temp folder
- geçici klasör
- temp preference
- (Bilgisayar) ısı tercihi
- temperature
- {i} sıcaklık
Fahrenheit, termometreyi bulan Alman bir mucittir. Aynı zamanda onun ismi bir sıcaklık birimine verilmiştir.
-Fahrenheit is a German inventor who invented the thermometer. At the same time, his name is given to a unit of temperature.
İnsana da aşırı sıcaklıklara karşı koruyucu cihazlar verilmektedir.
-Man, too, has been given protective devices against extreme temperatures.
- temperature
- {i} ateş
Bir hemşire ateşimi ölçtü.
-A nurse took my temperature.
Sanırım o hasta. Onun ateşi var.
-I think she is sick. She has a temperature.
- interior air temp sensor
- (Otomotiv) iç hava sıcaklık müşiri
- temperature
- {i} ısı derecesi, derece: Yesterday Istanbul had a high temperature of 35°C. Dün İstan- bul'daki en yüksek sıcaklık 35°C idi
- temperature
- temperatür
- temperature
- yüksek vücut ısısı
- temporary
- (Kanun) daimi olmayan
- temperature
- insan vücudunun ısı derecesi
- temperature
- {i} hararet
- temperature
- sıcaklık derecesi
- temperature
- {i} ısı
Düşük ısılar suyu buza çevirir.
-Low temperatures turn water into ice.
Süt nispeten düşük ısıda tutulmalıdır.
-Milk has to be kept at a relatively low temperature.
- temperature
- (Tıp) Suhunet, ısı, hararet, sıcaklık veya soğukluk derecesi
- temperature
- (Tıp) Vücudun hareket derecesi
- exhaust temp kit
- egzoz ısı kiti
- pro temp
- şimdilik
- pro temp
- eğreti olarak
- pro temp
- geçici olarak
- temperature
- normal temperature normal vücut ısısı
- temperature
- sühunet
- temperature
- temperature curve belirli bir süre içindeki ısı değişikliğini gösteren eğri
- temperature
- critical temperature kritik sıcaklık
İlgili Terimler
temp teriminin İngilizce İngilizce sözlükte anlamı
- To work as a temporary employee
- temperature
- a temporary employee, usually in an office
- temporary
It's only a temporary fix.
-That's only a temporary solution.
That's only a temporary solution.
-It's only a temporary fix.
- {i} worker employed on a temporary basis, temporary worker
- abbreviation for temperature
- Abbreviation for temporary, temperature or possibly but unlikely temper Should not be used in metalworking discourse due to possible confusion
- Test and Evaluation Master Plan
- {f} work as a temporary worker; do temporary work
- = surface temperature valid at that hour in Fahrenheit
- T&E Master Plan
- a worker (especially in an office) hired on a temporary basis
- If someone is temping, they are working as a temp. Mrs Reynolds has been temping since losing her job. To work as a temporary worker. an office worker who is only employed temporarily (temporary). to work as a temp
- A temp is a person who is employed by an agency that sends them to work in different offices for short periods of time, for example to replace someone who is ill or on holiday
- temp agency
- temporary employment agency, company that provides temporary workers for client companies
- temp job
- job that is only for a specific period of time
- temp.
- {i} impermanent, passing, provisional
- temp.
- {i} degree of hotness or coldness; abnormally high body temperature, fever
- temp.
- {i} moderateness, temperateness; abstinence from alcohol
- temp.
- {i} nonpermanent worker (Slang)
- temped
- past of temp
- temping
- {i} substituting, filling in a vacancy temporarily
- temping
- present participle of temp
- temps
- plural of temp
- temps
- third-person singular of temp
- temps
- Time
İlgili Terimler
Türkçe nasıl söylenir
tempTelaffuz
Resimler
Videolar
... on but temp what I thought I do then ...