tecelli̇

listen to the pronunciation of tecelli̇
Türkçe - Türkçe
(Hukuk) Görünme, belirme; kader; talih; Allahın lütfuna erişme
(Osmanlı Dönemi) Kader
(Osmanlı Dönemi) İlâhi kudretin meydana çıkması, görünmesi. Hak nurunun te'siriyle kulun kalbinde hakikatın bilinmesi.Fıtrat yalan söylemez. Meselâ : Bir çekirdekteki meyelân-ı nümüvv der ki: "Sünbülleneceğim, meyve vereceğim." Doğru söyler. Meselâ: Yumurtada bir meyelân-ı hayat var. Der: "Piliç olacağım" Biiznillâh olur, doğru söyler. Meselâ: Bir avuç su, incimad ile meyelân-ı inbisatı der: "Fazla yer tutacağım. "Metin demir onu yalan çıkaramaz, sözünün doğru
(Osmanlı Dönemi) Allah'ın (C.C.) lütfuna uğrama
(Osmanlı Dönemi) (TECELLÂ) Görünme. Bilinme
tecelli
Alın yazısı, kader
tecelli
(Osmanlı Dönemi) görünme,. bilinme; Allah'ın her bir isminin mânâsını icrâ etmesi; Allah'ın Rezzak ismiyle rızık vermesi, Muhyî ismiyle diriltmesi, Şâfi ismiyle hastalara şifâ vermesi gibi
tecelli
Belirme, görünme, ortaya çıkma, zuhur etme, meydana çıkma: "Bu tecellilerin yalnız bir tanesi doğru..."- H. C. Yalçın
tecelli
Tanrı'nın insanlarda ve doğada görünmesi
tecelli
Kader, alınyazısı
tecelli
Belirme, görünme, ortaya çıkma, zuhur etme, meydana çıkma
tecelli etmek
Belirmek, görünmek, ortaya çıkmak, zuhur etmek, meydana çıkmak
Tecelli
(Osmanlı Dönemi) CİLVE
tecelli̇