His paper was, on the whole, satisfactory.
 - Onun raporu bir bütün olarak tatmin ediciydi.
Your answer is far from satisfactory.
 - Cevabınız tatmin edici olmaktan uzaktır.
The result was really satisfying.
 - Sonuç gerçekten tatmin ediciydi.
It's not ideal, but it's the least unsatisfactory solution.
 - Bu ideal değil, fakat en az tatmin edici olmayan çözüm.
Our policy is to satisfy our customers.
 - Politikamız müşterilerimizi tatmin etmektir.
This did not satisfy Tom, and the relationship between them cooled.
 - Bu Tom'u tatmin etmedi ve onlar arasındaki ilişki soğudu.
The meal satisfied his hunger.
 - Yemek onun açlığını tatmin etti.
Tom satisfied his hunger by eating some sandwiches.
 - Tom birkaç sandviç yiyerek açlığını tatmin etti.