tırmanıcı

listen to the pronunciation of tırmanıcı
Türkçe - İngilizce
climber

Tom is a mountain climber. - Tom bir dağ tırmanıcısı.

The climbers perished after falling into a crevasse. - Tırmanıcılar çatlak içine düştükten sonra yok oldu.

scansorial
(Botanik) climbing, scandent (plant)
(Zooloji) climbing, scansorial (animal)
(Botanik, Bitkibilim) creeping
climbing

He's accustomed to mountain climbing. - O, dağ tırmanıcılığına alışkındır.

He's used to mountain climbing. - O, dağ tırmanıcılığına alışkındır.

tırmanıcı kuş
scansores
tırman
shin
tırman
{f} climbing

Children like climbing trees. - Çocuklar ağaçlara tırmanmayı severler.

Those shoes won't do for climbing. - Şu ayakkabılar tırmanma için işe yaramaz.

tırman
clamber
tırman
{f} scaled

I scaled Mt. Fuji three times. - Ben Fuji dağına üç kez tırmandım.

tırman
climb

A bear can climb a tree. - Bir ayı ağaca tırmanabilir.

Prices continue to climb. - Fiyatlar tırmanmaya devam ediyor.

kızıl postlu tırmanıcı bir güney amerika etçili
coati
tırman
shinny
Türkçe - Türkçe

tırmanıcı teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı

TIRMANICI
Tırmanma özelliği olan
Tırmanıcılar
tırmananlar
tırman
Tarlaların arasındaki sınırı belirleyen çizgi
tırman
Tarla yada bahçe sınırı
tırman
ince doğranmış lahana yemeği
tırmanıcılar
İki parmağı öne, iki parmağı arkaya dönük tırmanma özelliği olan gugukgiller, papağangiller gibi kuşlar takımı
tırmanıcı