so soon

listen to the pronunciation of so soon
İngilizce - Türkçe
çok yakında

Buraya çok yakında varacağını düşünmedim. - I didn't think you'd get here so soon.

Tom çok yakında Boston'a geri dönmeyi planlamamıştı. - Tom hadn't planned on going back to Boston so soon.

already
zaten

Zaten Çince yazabiliyorum. - I can already write in Chinese.

O zaten varmış olmalı. - He should have arrived already.

already
halihazırda

Halihazırda daha iyi hissediyorum. - I already feel much better.

already
çoktan

Ben istasyona vardığımda, tren çoktan hareket etmişti. - The train had already started when I got to the station.

İstasyona vardığımda, tren çoktan gitmişti. - Arriving at the station, I found the train had already left.

already
önceden

Önceden kitabı okudun? - You've already read the book?

Postacı önceden geldi mi? - Has the mailman already come?

already
şimdiden, halen (Türkçede genellikle çevirisiz kalır.): You're too late; he's already gone. Geç kaldın; gitti
already
hanidir
already
işte

Annesi işten eve zaten dönmüştü ve hazırlanmış akşam yemeğini yedi. - His mother was already home from work and had supper prepared.

Zaten işte olman gerekmiyor mu? - Shouldn't you be at work already?

already
daha önce

Tom'un Mary'nin daha önce evli olduğunu bildiğinden şüpheliyim. - I doubt that Tom knew that Mary was already married.

Tom daha önce karar verdi. - Tom has already made up his mind.

already
evvelce
already
bile

Saat dokuz oldu bile. - It is already nine o'clock.

Sanırım önceden bir bilet aldın. - I suppose you've already bought a ticket.

already
daha önce/zaten/şimdiden
already
şimdiden

Fakat Pepperberg papağan ile çalışmanın daha şimdiden hayvanlara bakmanın şeklini değiştirdiğini söylüyor. - But Pepperberg says working with the parrot has already changed the way of looking at animals.

Oğlum şimdiden yüze kadar sayabiliyor. - My son can already count to one hundred.

already
Beklenenden daha
already
halen

Kahvaltı için bir sürü şey yememe rağmen, ben halen açtım. - Even though I had eaten a lot for breakfast, I was already hungry.

Kaç yaşındasın? Ben halen 17 yaşındayım. - How old are you? I'm already 17 years old.

İngilizce - İngilizce
already
so soon

    Türkçe nasıl söylenir

    sō sun

    Telaffuz

    /ˈsō ˈso͞on/ /ˈsoʊ ˈsuːn/

    Etimoloji

    [ 'sO, esp before adj or adv ] (adverb.) before 12th century. Middle English, from Old English swA; akin to Old High German sO so, Latin sic so, thus, si if, Greek hOs so, thus, Latin suus one's own; more at SUICIDE.

    Videolar

    ... fairly soon. ...
    ... We will soon use it to turn clay into pottery, ...