Buraya çok yakında varacağını düşünmedim.
- I didn't think you'd get here so soon.
Güllerin çok yakında çiçek açacağını sanmıyorum.
- I don't think the roses will bloom so soon.
Eve ulaştığında saat zaten on ikiydi.
- It was already twelve when he reached home.
Zaten Çince yazabiliyorum.
- I can already write in Chinese.
Halihazırda daha iyi hissediyorum.
- I already feel much better.
Ben istasyona vardığımda, tren çoktan hareket etmişti.
- The train had already started when I got to the station.
Tuhaf değil mi? Biz çoktan varmış olmalıydık.
- Odd, isn't it? We should have already arrived.
Tim'i bulamıyorum, o önceden gitti mi?
- I can't find Tim. Has he gone already?
Postacı önceden geldi mi?
- Has the mailman already come?
Annesi işten eve zaten dönmüştü ve hazırlanmış akşam yemeğini yedi.
- His mother was already home from work and had supper prepared.
Zaten işte olman gerekmiyor mu?
- Shouldn't you be at work already?
Öğrenci tüm problemleri daha önce çözdü.
- The student has already solved all the problems.
Tom'un Mary'nin daha önce evli olduğunu bildiğinden şüpheliyim.
- I doubt that Tom knew that Mary was already married.
Sanırım önceden bir bilet aldın.
- I suppose you've already bought a ticket.
Tom sadece birkaç gün önce bir kamera aldı fakat çoktan kaybetti bile.
- Tom bought a camera just a couple of days ago, but he's already lost it.
Oğlum şimdiden yüze kadar sayabiliyor.
- My son can already count to one hundred.
Oğlum şimdiden yüze kadar sayabiliyor.
- My son can already count up to one hundred.
Tom neden onu halen yapmadı?
- Why hasn't Tom already done that?
Kuzenim halen dört yaşında.
- My cousin is already four years old.
... And today we are happy to announce that very soon you ...
... sheep. As soon as I move into a city, those children convert from an asset to a liability. ...