Trene zamanında yetişmek için acele etti.
- He hurried so as to be in time for the train.
Biz yoğun trafikten kaçınmak amacıyla, Noel için evde kaldık.
- We stayed home for Christmas, so as to avoid heavy traffic.
Ağır şekilde sakinleşmiştim.
- I was heavily sedated.
Benim karaciğerim ağır biçimde hasar görmüştür.
- My liver is heavily damaged.
Bill babasının çokça sigara içmesinden nefret ediyor.
- Bill hates his father smoking heavily.
Yola koyulamadılar çünkü çok kar yağdı.
- They could not set out because it snowed heavily.
Tom aşırı derecede nefes alıyordu.
- Tom was breathing heavily.
Bill, babasının aşırı derecede sigara içmesinden nefret ediyor.
- Bill hates that his father smokes heavily.
Ağır şekilde sakinleşmiştim.
- I was heavily sedated.
Bina yangında ağır şekilde hasar gördü.
- The building was heavily damaged by fire.
Ne kadar şiddetle kar yağarsa yağsın gitmek zorundayım.
- No matter how heavily it snows, I have to leave.
Eğer çok şiddetle yağmur yağmasaydı oyun iptal edilmezdi.
- The game would not have been called off if it hadn't rained so heavily.
his heavily muscled arms.