si̇rayet

listen to the pronunciation of si̇rayet
Türkçe - İngilizce
Türkçe - Türkçe
(Osmanlı Dönemi) Yayılmak, bulaşmak, geçmek
sirayet
Yayılma, dağılma
sirayet
Hastalık geçme, bulaşma: "Yapılan muayene neticesinde, hastalığın kimseye sirayetine meydan verilmeyecektir."- S. F. Abasıyanık
sirayet
Geçme, bulaşma
sirayet
Yayılma, dağılma: "Vehbi'nin bu şüphesi büyüklere sirayete başladı, çocuk bu fırtınada başka köye gitmiş olamaz."- R. N. Güntekin
sirâyet
(Osmanlı Dönemi) bulaşma, yayılmak, gelişmek
sirayet etmek
Yayılmak, dağılmak
sirayet etmek
geçmek, bulaşmak
si̇rayet