shore, seaside; land alongside a body of water with sand

listen to the pronunciation of shore, seaside; land alongside a body of water with sand
İngilizce - Türkçe

shore, seaside; land alongside a body of water with sand teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

beach
plaj

Plajdaki kum beyazdı. - The sand on the beach was white.

Onlar plaja gittiler. - They went to the beach.

beach
sahil

Yılın hangi zamanında genellikle sahilde zaman geçirmek istersin? - What time of year do you usually like to spend time on the beach?

Akşam yemeğinden sonra, sahilde bir yürüyüş yaparım. - After dinner, I take a walk on the beach.

beach
kumsala çekmek
beach
karaya oturtmak
beach
kıyı şeridi
beach
kıyıya sürmek
beach
kıyı

Polonya'nın bütün Baltık kıyıları kumsallardan oluşur. - The whole Baltic coast of Poland is made up of sandy beaches.

Fransız Rivierası kıyısının çok güzel plajları vardır. - The coast of the French Riviera has very beautiful beaches.

beach
çimerlik
beach
{f} kumsala çek
beach
{f} karaya çekmek
beach
okyanustan
beach
den karaya çekmek
beach
{i} kumsal, plaj; kıyı, sahil
beach
(Askeri) KIYI BOYU: Kıyı hattından, arazinin fiziksel şeklinde bariz bir değişiklik arzeden noktasına veya daimi bitki hattına kadar uzanan saha
beach
sahil,v.kumsala çek: n.kumsal
beach
sahile çekmek beach buggy kum üzerinde sürülmeye elverişli çok büyük lastikli spor araba
beach
beachcomber hayatını sahillerden topladığı enkaz ile kazanan kimse
beach
{f} sahile çekmek
İngilizce - İngilizce
{i} beach
shore, seaside; land alongside a body of water with sand